Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Aralık 2007 Cumartesi

1. bölüm



Başlıyorum.

1985 ocak ayı, hangi gün hatırlamıyorum. Sabah erken kalkmıştım yine her zamanki gibi. Annem ise, sabah sabah televizyonun karşısına geçmemi yine hazmedememiş bir şekilde çemkiriyordu suratıma.
“Emree, kalk yavrum televizyonun başından da ekmek al!”
“Yaaa, anne, n’olur biraz daha izlesem, hem daha saat kaç ki?”
“12 oldu saat 12, kalk ekmek al kırdırma kafanı şabalak!”
“Üff, tamam, para nerede?”
“Para yok, yazdır o şerefsiz bakkala, baban ay sonu ödeyecek, öyle söyle.”
Kalktım, yırtık ayakkabılarımı geçirdim yalın ayaklarıma ve yola koyuldum. Şimdiki evim de olan iki katlı aile yadigarından çıktım. O zamanlar dandik bir sobası olan yani kömürle ısınan, arada zehirlenme tehlikesi geçirilen memleketimin hanelerinden biri şeklindeydi; hani bacalı, esmer duvarlı, elektrik kesintili. Sürekli elektrik kesildiğinden sadece sabahları izleyebiliyorduk televizyonu ağız tadıyla. Daha taksitleri bitmeden, sürekli kesintiye uğrayan elektrik yüzünden patlayabileceğini iddia eden babam, akşamları açtırmıyordu annemle bana kara, eğlenceli kutuyu.

Dağıtmayayım, bakkala giderken bir kamyon geçti ayağımın üstünden, benden bir çığlık tabii ki. Kendimi yer attım, deli gibi ağlamakta, acıdan ölmekteydim resmen!
“Ananızı sikeyim sizin, orospu çocukları, şerefsizin evlatları, götler, anneee, anneee, anneee ezdiler beni!”
Annem kafasını camdan çıkarıp bakıverdi.
“Ne oluyor ayol, ne oldu Emre!
“Anne, ezdi beni bu kamyon!”
“Anacım, geliyorum dur.”
Annem koşarak geldi. Gayet kızgın görünüyordu, kaldırdı beni ve omzuna yasladı canım annecim rahatça ağlayabilmem için. Sümüklerim gözyaşlarıma karışık bir şekilde annemin omzuna dökülürken sıkıca sarıldı bana. Biraz duraksadıktan sonra karşıya baktı ve beni yere bıraktı. Sonra biraz ötede duran kamyonun şoförüne doğru koştu terliğini çıkarıp. Şimdi düşünüyorum da dövecek miydi acaba kocaman adamı deli kadın! Kamyondan inenler annemi tuttular, sakinleştirdiler. İşte hayatımın aşkını tam o an gördüm. Elinde domatesli peynir ekmek annesinin peşinde dolaşan sümüklü, kara bir kız. Gözyaşlarım kesildi birden bire, sümüklerimi sildim, yerden kalkıp toparlandım. Bu arada annem feryat figan mahalle kavgası çıkarmakla meşguldü.
“Öldürecek misiniz siz benim çocuğumu? Hainler, ne yaptınız, nasıl ezersiniz sabi sübyanın!”
Gülşah'ın babası Fikret Amca ağzında yan tuttuğu sigarasını çıkarmadan kalktı ve dikildi annemin karşısına ızbandut gibi.
“Vallahi billahi biz kimseyi ezmedik ablacım. Bi' sakinleş, bak yeni komşularınızız biz senin. Bakalım gerçekten ne oldu çocuğa. Anam avradım olsun ezmedik ablacım be!”
Annem kamyonun oradan bağırdı:
“Emreee! Emree! Nereni ezdiler yavrum?”
Annemin sesini duyunca yine kendimi yere attım, futbolcuların karizmatik bir şekilde bacaklarını tutması gibi ayağımı tutarak bağırdım.
“Ayağım anne, ayağımın üstünden geçtiler!”
Yerde karizmatik bir şekilde yatarak müstakbel sevgilimi kesin tavlayacağımı düşünüp, ağlamadan durmaya çalıştım. Annem ise kavgaya devam ediyordu, onu bir şekilde durdurmam gerektiğinin farkına vardım sonra yerdeyken. Topallayarak yanlarına gitmeye çalıştım. Hem bu şekilde müstakbel sevgilimi daha yakından görebilecektim.
“Bak, ayağının üzerinden geçmişsiniz işte, ühühü, nasıl komşuluk bu böyle!”
“Ya ablacım kocanız bizi tanır, arsayı zaten o aldırdı. Uzun ailesiyiz biz. Lütfen, özür dileriz ayağı için ufaklığın, hemen doktora götürelim.”
“İstemem doktor moktor, ben götürürüm doktora, Allahıma şükür zengin bir aileyiz.”
Topallayarak tam yanlarına ulaştığımda annem konuşmasını bitirmişti. Sırtladı beni. Ayakkabımın bir tekinin orada kaldığını söyledim.
“Boş ver yavrum o ayakkabıyı, yenisini alırız biz, yırtık pırtık ayakkabıya mı kaldın?”
“Ama bir senedir giyiyordum anne, fırk.”
(Kısık sesle) “Kes sesini ulan kısık sesle konuş, birazdan çıkar alırsın, yeni komşularımız bizi fakir mi sansın istiyorsun?”
“Tamam anne. Ya anne ben salçalı ekmek istiyorum.”
“Ulan hemen unuttun ayağını sırtıma alınca, sen hele bir yere bas, ben o zaman göreceğim seni. Ağlarsan bir de ben döverim, tam olur.”
“Tamam ya...”
Üzerinden kamyon geçmiş, davul gibi şişmiş ayağımla annemin sırtında eve doğru gittim, doktor getirdiler, ezikler olduğunu söyledi doktor ayağımda, bir ay dışarıya çıkamayacak duruma gelmiştim. Ama benim pek umurumda değildi, evde yatarken bile, pencereden onu seyretmek, pek hoş olacaktı.

Hiç yorum yok: