Uyandırdım. Saçları birbirine
karışmış, yüzünden uyku akan bir kız vardı karşımda. Tabi
ki şaşırmıştı beni gördüğüne; ne alaka gecenin bir yarısı
onun odasında. Dudakları susuzluktan hafif çatlamış gibi
görünüyordu, geceliği gecenin içine akıyordu yatağın
köşesinde oturmuşken. Konuşmaya başladım.
“Fadime abladan izin aldım buraya
gelmek için Gülşah, kendisi artık görüşmemize bir şey
demeyeceğini ima etti ve şimdi buradayım. Seni nasıl özledim bir
bilsen.”
“Ne güzel uyuyordum; hiç zamanı
değil bu konuşmaların Emre.”
Yanına oturdum, saçlarını
karıştırmaya başladım. Uykulu olduğundan pek bir şey diyesi
yoktu bu davranışıma. Zaten hali hazırda içinde bulunduğumuz
durum garipti. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.
“Seni seviyorum. Daha önce de
söylemiştim, şimdi de söylemekte bir beis görmüyorum. Seni hep
ama hep sevecekmiş gibi hissediyorum Gülşah, ne olursa olsun,
nereye gidersen git, ne yaparsan yap benim için hiç değişmeyecek.
İnatçıyım, biliyorum. Mantıksız bir inat olabilir, bunu da
biliyorum. Ama seni seviyorum. Çok seviyorum. Seni her gördüğümde
manasızca gülümsüyorum, seninle her konuştuğumda kelimelerim
birbirine giriyor Gülşah. Şimdiye kadar o kadar çok şey yaşadık,
o kadar garip hallere düştük ki bu yüzden; hala seni ne kadar çok
sevdiğimi anlamadıysan şaşırabilirim.”
İç çekti. Dirseklerini dizleri
üzerine koydu ve güzel suratını elleri arasına aldı. Bu
durumdan ve bu tip konuşmalarımdan her zamanki gibi sıkıldığını
hissedebiliyordum.
“Bak Emre, beraber büyüdük, bana
bir sürü şey kattın yaptıklarınla. Biliyorum, zaten de
biliyordum, beni seviyorsun. Ama benim sana karşı duyduğum hisler
seninkiler kadar yoğun değil. Senden hoşlanıyorum tamam, ama bu
bir aşk değil. Daha değil belki. Ve sen beni bu kadar sevdiğini
sürekli tekrarladıkça bir yere de gidemeyecekmiş gibi
hissediyorum. Bu tip şeyler, bu tip duygular beraber büyümeli.
Sen aşık, ben az biraz hoşlanıyor ve ardından beraber oluyoruz.
Nereye gider bu? Sana aşık olup olamayacağımı bile bilmiyorum.
Ama sen bu tip hisleri büyütmeye devam ettikçe hep senin bir adım
arkanda olacağım. Bana karşı duyduğun aşk yüzünden seni
seversem eğer, bu aşka saygımdan dolayı, bunu hissedersin ve
benimle bu tip bir şey yaşamak senin için bir çile haline gelir.
Bir ilişki yaşarız ve ben sen beni çok sevdiğin için seni çok
sevmek zorunda kalabilirim. Bu olduğu zaman da yaşadığım
duyguların gerçekliğinden nasıl emin olabilirim? Bana kötülük
yapıyorsun Emre, beni seviyorsun, ama beni sevdiğin için benden de
aynı şeyleri aniden istiyorsun. Görüşmemiz bu yüzden sakıncalı.
Görüşmememiz de sakıncalı sen bu durumdayken. Eğer bugün bana
söz verirsen bu duyguları büyütmeyeceğine, içinde söndüreceğine
dair; yeniden arkadaş olalım. Sonra duygularımız beraber gelişsin
ha? Ya da görüşmeyelim ve sen olayı şimdiye kadar getirdiğin
yerde tutma. Platonikleştirme maceran bitsin. Lütfen. Ben sana
senin kadar aşık olamam; olsam da buna inanacak durumda değil
aramızdaki duygusal bağ.”
“Aşka hürmet dediğimiz şey
yüzünden benimle beraber olmanı tabi ki istemem. Seni seviyorum
ama bu durum seni fazla ilgilendirmemeli. Seninle beraber olmak
istiyor olmam seni ilgilendirmeli. Duygu dediğimiz şey
ölçülebilecek bir şey değil çünkü. Seni ne kadar sevdiğim,
senin beni ne kadar sevebileceğin ve bunların nedenlerinin neler
olacağı mantık çerçevesinde düşünürsek dediğin gibi olur
ama aşk, sevgi mantık çerçevesinde büyümez ve gelişmez.
Sevmenin bir sürü etkeni vardır; senin beni sevmenin etkenlerinden
birisi benim seni sevmem olacaksa bu kötü bir şey değil zaten.
Hatta benim kafa yapım yerine duygusal bağım yüzünden böyle bir
şey olursa bu daha gerçekçi olur benim için. Seni seviyorum.
Seninleyken Dünya daha tatlı benim için. Ama bu kadar bu. Seni çok
sevmem ve bu duygunun hep böyle olacak olması aramızda
yaşanabilecek ilişkinin getireceği duyguları etkilemez. İkisi
farklı büyür Gülşah. İkisi farklıdır. Seni yanımda istiyorum
ve modern insan bu isteği en mümkün kılacak şeyi ilişki olarak
seçmiş. Yoksa benim ilişki istediğim de yok ama seni paylaşmamak,
hep seninle olmak eğer bir ilişki sonucunda mümkün olduğu için
bunun adını ilişki istemek olarak koyabiliriz. Ama aşk farklıdır.
Aşk dostlar arasında da vuku bulur. Aşk seninle evinde büyüttüğün
bir çiçek arasında, doğurduğun çocuk arasında da mevcuttur.
Aşk heryerdedir. Bizim aşkımızın dönüşeceği ve büyüyeceği
saksı ise ilişki. Ama ilişki senin bahsettiğin gibi sana
zorunluluklar getirecek kadar kuvvetli değil. Aşk ve sevgi her
şeyin üstündedir.”
“Seninle görüşmek istemiyorum.”
“Neden?”
“Seninle görüşmek istemiyorum.”
“Gideyim mi?”
“Git. Bir süre yok ol. Kafamı çok
dağıttın. Toparlamam lazım düşündüklerimi. Söz, dediklerine
inanırsam ben seni bulacağım. Ama git. Ya da ben gideyim?”
Üzülmüştüm. Dünya yeniden üzerime
yıkılıyordu. Bir sayfa daha kapanmıştı hikayemde. Yine
olmamıştı ama bu konuşmadan bir şeyler kazandığımı
hissediyordum. Gidecektim, hayata başka yerden bakacaktım bir süre;
onun istediği gibi.
Çünkü onun istekleri; benim
isteklerimden daha önemliydi benim için.
2 yorum:
Yorum Gönder