Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Temmuz 2009 Pazar

37. Bölüm

Uyandırdım. Saçları birbirine karışmış, yüzünden uyku akan bir kız vardı karşımda. Tabi ki şaşırmıştı beni gördüğüne; ne alaka gecenin bir yarısı onun odasında. Dudakları susuzluktan hafif çatlamış gibi görünüyordu, geceliği gecenin içine akıyordu yatağın köşesinde oturmuşken. Konuşmaya başladım.

“Fadime abladan izin aldım buraya gelmek için Gülşah, kendisi artık görüşmemize bir şey demeyeceğini ima etti ve şimdi buradayım. Seni nasıl özledim bir bilsen.”

“Ne güzel uyuyordum; hiç zamanı değil bu konuşmaların Emre.”

Yanına oturdum, saçlarını karıştırmaya başladım. Uykulu olduğundan pek bir şey diyesi yoktu bu davranışıma. Zaten hali hazırda içinde bulunduğumuz durum garipti. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

“Seni seviyorum. Daha önce de söylemiştim, şimdi de söylemekte bir beis görmüyorum. Seni hep ama hep sevecekmiş gibi hissediyorum Gülşah, ne olursa olsun, nereye gidersen git, ne yaparsan yap benim için hiç değişmeyecek. İnatçıyım, biliyorum. Mantıksız bir inat olabilir, bunu da biliyorum. Ama seni seviyorum. Çok seviyorum. Seni her gördüğümde manasızca gülümsüyorum, seninle her konuştuğumda kelimelerim birbirine giriyor Gülşah. Şimdiye kadar o kadar çok şey yaşadık, o kadar garip hallere düştük ki bu yüzden; hala seni ne kadar çok sevdiğimi anlamadıysan şaşırabilirim.”

İç çekti. Dirseklerini dizleri üzerine koydu ve güzel suratını elleri arasına aldı. Bu durumdan ve bu tip konuşmalarımdan her zamanki gibi sıkıldığını hissedebiliyordum.

“Bak Emre, beraber büyüdük, bana bir sürü şey kattın yaptıklarınla. Biliyorum, zaten de biliyordum, beni seviyorsun. Ama benim sana karşı duyduğum hisler seninkiler kadar yoğun değil. Senden hoşlanıyorum tamam, ama bu bir aşk değil. Daha değil belki. Ve sen beni bu kadar sevdiğini sürekli tekrarladıkça bir yere de gidemeyecekmiş gibi hissediyorum. Bu tip şeyler, bu tip duygular beraber büyümeli. Sen aşık, ben az biraz hoşlanıyor ve ardından beraber oluyoruz. Nereye gider bu? Sana aşık olup olamayacağımı bile bilmiyorum. Ama sen bu tip hisleri büyütmeye devam ettikçe hep senin bir adım arkanda olacağım. Bana karşı duyduğun aşk yüzünden seni seversem eğer, bu aşka saygımdan dolayı, bunu hissedersin ve benimle bu tip bir şey yaşamak senin için bir çile haline gelir. Bir ilişki yaşarız ve ben sen beni çok sevdiğin için seni çok sevmek zorunda kalabilirim. Bu olduğu zaman da yaşadığım duyguların gerçekliğinden nasıl emin olabilirim? Bana kötülük yapıyorsun Emre, beni seviyorsun, ama beni sevdiğin için benden de aynı şeyleri aniden istiyorsun. Görüşmemiz bu yüzden sakıncalı. Görüşmememiz de sakıncalı sen bu durumdayken. Eğer bugün bana söz verirsen bu duyguları büyütmeyeceğine, içinde söndüreceğine dair; yeniden arkadaş olalım. Sonra duygularımız beraber gelişsin ha? Ya da görüşmeyelim ve sen olayı şimdiye kadar getirdiğin yerde tutma. Platonikleştirme maceran bitsin. Lütfen. Ben sana senin kadar aşık olamam; olsam da buna inanacak durumda değil aramızdaki duygusal bağ.”

“Aşka hürmet dediğimiz şey yüzünden benimle beraber olmanı tabi ki istemem. Seni seviyorum ama bu durum seni fazla ilgilendirmemeli. Seninle beraber olmak istiyor olmam seni ilgilendirmeli. Duygu dediğimiz şey ölçülebilecek bir şey değil çünkü. Seni ne kadar sevdiğim, senin beni ne kadar sevebileceğin ve bunların nedenlerinin neler olacağı mantık çerçevesinde düşünürsek dediğin gibi olur ama aşk, sevgi mantık çerçevesinde büyümez ve gelişmez. Sevmenin bir sürü etkeni vardır; senin beni sevmenin etkenlerinden birisi benim seni sevmem olacaksa bu kötü bir şey değil zaten. Hatta benim kafa yapım yerine duygusal bağım yüzünden böyle bir şey olursa bu daha gerçekçi olur benim için. Seni seviyorum. Seninleyken Dünya daha tatlı benim için. Ama bu kadar bu. Seni çok sevmem ve bu duygunun hep böyle olacak olması aramızda yaşanabilecek ilişkinin getireceği duyguları etkilemez. İkisi farklı büyür Gülşah. İkisi farklıdır. Seni yanımda istiyorum ve modern insan bu isteği en mümkün kılacak şeyi ilişki olarak seçmiş. Yoksa benim ilişki istediğim de yok ama seni paylaşmamak, hep seninle olmak eğer bir ilişki sonucunda mümkün olduğu için bunun adını ilişki istemek olarak koyabiliriz. Ama aşk farklıdır. Aşk dostlar arasında da vuku bulur. Aşk seninle evinde büyüttüğün bir çiçek arasında, doğurduğun çocuk arasında da mevcuttur. Aşk heryerdedir. Bizim aşkımızın dönüşeceği ve büyüyeceği saksı ise ilişki. Ama ilişki senin bahsettiğin gibi sana zorunluluklar getirecek kadar kuvvetli değil. Aşk ve sevgi her şeyin üstündedir.”

“Seninle görüşmek istemiyorum.”

“Neden?”

“Seninle görüşmek istemiyorum.”

“Gideyim mi?”

“Git. Bir süre yok ol. Kafamı çok dağıttın. Toparlamam lazım düşündüklerimi. Söz, dediklerine inanırsam ben seni bulacağım. Ama git. Ya da ben gideyim?”

Üzülmüştüm. Dünya yeniden üzerime yıkılıyordu. Bir sayfa daha kapanmıştı hikayemde. Yine olmamıştı ama bu konuşmadan bir şeyler kazandığımı hissediyordum. Gidecektim, hayata başka yerden bakacaktım bir süre; onun istediği gibi.

Çünkü onun istekleri; benim isteklerimden daha önemliydi benim için.

2 yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
evrendeki en mutevazı insan dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.