Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Şubat 2008 Cuma

8. bölüm



Aralık gelmişti artık. Kışın tam ortası. Okulumuzun yakacak kömürü olmadığı için sınıfta montla oturuyor ve fena donuyorduk. Fena telaştaydık. Öğretmenimiz bir sınıf başkanı seçmek istiyordu ve herkes sınıf başkanı olarak beni önermişti çünkü müdürün oğluydum. Ama ben sınıf başkanı olmak istemiyordum.
Gülşah ile de hala konuşmuyorduk tabi ki. Sınıftaki herkesle çok iyi dost olmuştu Gülşah. Hepsi Gülşah'ı çok sevmeye, çok benimsemeye başlamıştı. Onu sevdikçe benden nefret ediyorlar, benimle konuşmamayı tercih ediyorlardı. Biraz yalnız kalmıştım, ama hala sınıf başkanı olmamı istemekteydiler.

Kalkıp konuşma yapmam gerekiyormuş, öğretmen tahtaya çağırdı.
-anlat bakalım Emre, neler yapacaksın başkan olunca?
-öğretmenim. ben başkan olmak istemiyorum ya!
-aa, nedenmiş, başka aday yok Emre mecburen olacaksın sanırım.
-hocam Gülşah olsun mu? Gülşah süper bir kız öğretmenim!
-Gülşah mı? Peki, bir seçim olsun bari. İkinci aday da Gülşah. Şimdi anlat bakalım neler yapacaksın.

Yutkundum, herkes bana bakıyordu. Sınıfın bana oy verme düşüncesini tamamen kafalarından silmeliydim. Müdürün oğlu olduğum için hep sikindirik görevlere beni uygun görüyorlardı. Bu çok kötüydü.

-şimdi öğretmenim. Öncelikle cezalar bence yetersiz.
-sınıfa anlat evladım.
-peki, şimdi arkadaşlar, bence cezalar yetersiz. Babamla konuşup,derste konuşanların tek ayak üstünde 5 saat durmalarını sağlayacağım. Tenefüsleri kaldırtacağım ,hep ders yapacağız.
Sınıftan bir uğultu yükseldi. Sanırım başarmıştım. Kimse oy vermeyecekti bana. Başarmıştım sanırım. Çok mutluydum. Sonra öğretmen, Gülşah'ı çıkardı tahtaya.

-Gülşah, sen neler yapacaksın yavrum?
-dersleri kötü olan arkadaşları dersleri iyi olan arkadaşlarla grup çalışmasına sokup sınıfta tembel bırakmayacağım öğretmenim.
-aferim kızım , bu kadar mı?
-başka bir şey gelmedi ki aklıma.
-peki kızım otur.

Oylama gerçekleşti ve sayıldı. Sonunda başkan Gülşah olmuş ve üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Kendimi hafiflemiş hissediyordum. Artık doyasıya geyik yapabilir, derste konuşabilirdim. Tenefüs oldu sonra, hoca tok ayakkabı sesleri eşliğinde terketti sınıfı. Merdivenlerden koşa koşa inip kartopu oynamaya gittik. Çok eğlendik. Sonra sınıfa gelip takılmaya başladık. Gülşah tahtaya çıkmıştı. Daha hoca gelmemişti.

-konuşanı yazıyorum arkadaşlar, ona göre bak. Hoca ceza verecekmiş.
Sınıfın sesi birden kesildi, bir ben ve arkadaşım Hüseyin kalmıştık konuşan. Konuşmamıza devam ettik.
-hüseyin, susacak mısınız?
-tamam Gülşah.
Hüseyin susmuştu ve çiçek olmuştu. Ama ben birşeyler anlatmak istiyordum ve Gülşah'a çok kızmıştım. Ayağa kalktım biraz dolaşmak için.
-Emre, yerine otur.
-hayır Gülşah ,canım sıkkın.
Ellerimi cebime attım ve efkarlı yürüyüşler yaptım. Gülşah ise beni tahtaya yazmış ve bir sürü çarpı atmıştı bile 20 saniyede. Sonra öğretmen geldi ,yerime geçtim.

-bakalım kimler yaramazlık yapmış? Emre, bu ne evladım. Elli tane çarpı, yaramaz seni, gel bakayım buraya.
-tamam öğretmenim.
Hoca kulağımı tuttu ve sormaya başladı.
-ne yaptı bu Gülşah?
-lafımı dinlemedi öğretmenim.
-doğru mu Emre?
-evet ,ama efkarlanmıştım.
Öğretmen biraz kızıp kulağımı daha fazla acıttı.
-efkarmış, ne efkarı bu yaşta eşek, bir de ukala gibi cevaplıyor. Sana ceza Emre, git çöpe otur!
-nasıl öğretmenim ya?
-çöpe otur, laf dinlemeyen adam çöp kadar değersizdir, dersin sonuna kadar çöpsün sen, git çöpe otur!
-peki hocam.
Ağlaya ağlaya ve burnumu çeke çeke çöpe oturdum . Gülşah oturduğu yerden bakıp gülüyor ve dalga geçer suratlar yapıyordu. Dipteydim, bir insan hiç bu kadar düşemezdi, çöptüm resmen. Oturduğum yer , çöp kutusuydu...

Hiç yorum yok: